to scold sharply; to excoriate the perpetrators of

listen to the pronunciation of to scold sharply; to excoriate the perpetrators of
الإنجليزية - التركية

تعريف to scold sharply; to excoriate the perpetrators of في الإنجليزية التركية القاموس.

condemn
mahkûm etmek

Masum birini mahkum etmektense suçlu bir adamı kurtarmayı göze almak daha iyidir. - It is better to risk saving a guilty man than to condemn an innocent one.

condemn
{f} ayıplamak
condemn
{f} kınamak

Doktorlar çifti kınamakta hatalıydılar. - The doctors were wrong to condemn the couple.

condemn
(Kanun) cezaya çarptırmak
condemn
kullanıma uygunsuz bulmak
condemn
kına

Batılı liderler eylemi kınadı. - Western leaders condemned the action.

Kim ona iman ederse kınanmaz. - Whoever believes in him does not get condemned.

condemn
(Tıp) İyi olmayacağına hüküm vermek (hasta, yara, vs.)
condemn
{f} huk. -in kullanılmasını resmen yasaklamak
condemn
kullanılamaz diye hüküm vermek
condemn
{f} suçlamak
condemn
{f} hüküm vermek
condemn
(fiil) kınamak, ayıplamak; suçlamak; mahkum etmek, çarptırmak, hüküm vermek; el koymak; kamulaştırmak; istimlak etmek
condemn
{f} suçlu çıkarmak
condemn
condemn to death idama mahkum etmek
condemn
kınanmaya layık
condemn
{f} huk. kamulaştırmak, istimlak
condemn
{f} çarptırmak
condemn
{f} istimlak etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
condemn

Bush condemns Mumbai Bombings.