Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
- The salesperson persuaded her to buy the dress.
Sigara satışı yasaklanmalıdır.
- The sale of cigarettes should be banned.
Bu TV setini indirimli satıştan aldım.
- I bought this TV set at a bargain sale.
Tom indirimli satışlarda bir kamera aldı.
- Tom bought a camera at a bargain sale.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
- He realized a large sum by the sale of the plantation.
Tom Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farzediyor.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
İstek listendeki öğelerden biri satlıktır.
- One of the items on your wish list is on sale.
Elmalar bugün indirimli.
- Apples were on sale today.
Bu tişörtü indirimli aldım.
- I bought this T-shirt on sale.
Sigara satışı yasaklanmalıdır.
- The sale of cigarettes should be banned.
Bunlar her yerde satılıyor.
- These are on sale everywhere.
Parayı tezgahtara uzattı.
- He handed the salesclerk the money.
Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.
- A beautiful salesgirl waited on me in the shop.
He celebrated after the sale of company.
They are having a clearance sale: 50% off.
... The second argument comes from property rights. The doctrine of first sale is a very important ...
... Memorial day sale. ...