Yönetmen seni azarladı.
- The director reprimanded you.
Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
Ben bu yıpranmış halıdan kurtulmak zorunda kalacağım
- I will have to get rid of this worn-out carpet.
Biz yeni bir halı istiyoruz.
- We want a new carpet.
Yönetmen seni azarladı.
- The director reprimanded you.
James derste hatalar yapmaktan ve azarlanmaktan çok korkardı.
- James had a great fear of making mistakes in class and being reprimanded.
Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.
- This carpet is big enough to cover the whole floor.
Fred was ticked off by the teacher for playing around in class.
He is struck by Antinous, who is in turn reprimanded by one of the “proud young men” courting Penelope:.