Bu gürültüye katlanmak zorunda olmamalıyım.
- I shouldn't have to put up with this noise.
Anladığım kadarıyla gökkuşağı görmek istiyorsanız yağmura katlanmak zorundasınız.
- The way I see it, if you want the rainbow, you gotta put up with the rain.
O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.
- She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.
Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır.
- This deposit bears three percent interest.
Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu.
- Benjamin shot a bear with a rifle.
Bir ayı ağaca tırmanabilir.
- A bear can climb a tree.
Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to grin and bear it.
I put up with a lot of nonsense, but this is too much.