Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
- We had no choice except to put up with it.
Buna ne kadar süre katlanmak zorunda kalacağız?
- How long will we have to put up with this?
Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır.
- This deposit bears three percent interest.
Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.
- The ice on the lake is too thin to bear your weight.
Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu.
- Benjamin shot a bear with a rifle.
Ayı tamamen uysal ve ısırmaz.
- The bear is quite tame and doesn't bite.
Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to grin and bear it.
I put up with a lot of nonsense, but this is too much.