Tom diğer seçenekler olup olmadığını sordu.
- Tom asked if there were any other options.
Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.
- Tom advised Mary to take some time to think over her options.
Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.
- We have no options but to continue.
Tom'un çok seçeneği yok.
- Tom doesn't have many options.
Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor.
- Layla prefers the second option.
Biz burada çok fazla şıklara sahip değiliz.
- We don't have a lot of options here.
Ben iki şıklar arasında seçtim.
- I chose between two options.
Seçmek için sadece üç seçeneğin var.
- You have only three options to select.
The new novel was optioned by the film studio, but they'll probably never decide to make a movie from it.