Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.
- Television is a very important medium through which to provide information.
Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.
- Columns provide a solid foundation.
Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.
- I am able to provide food and clothes for my family.
O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.
- Young as he is, he has a large family to provide for.
Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your sister.
O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
- He works day and night to provide for his family.
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
Bu fırsattan yararlansan iyi olur.
- You had better avail yourself of this opportunity.
Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.
- I have tried to overcome my shyness, but to no avail.
O boşuna çite tırmanmaya kalkıştı.
- He attempted to climb the fence to no avail.
... United States, lacked enough money and other resources to provide food for all members ...
... provide us with a plan to make sure that children are going to ...