to press closely within the arms; to clasp to the bosom; to embrace

listen to the pronunciation of to press closely within the arms; to clasp to the bosom; to embrace
الإنجليزية - التركية

تعريف to press closely within the arms; to clasp to the bosom; to embrace في الإنجليزية التركية القاموس.

hug
{f} sarılmak

Sana sarılmak için sabırsızlanıyorum. - I can't wait to hug you.

O, ona sarılmak istiyor. - She wants to hug him.

hug
{f} kucaklaşmak
hug
sokulmak
hug
koçmak
hug
ayrılmamak
hug
sarılma

Sana sarılmama izin ver. - Let me give you a hug.

O, ona sarılmak istiyor. - She wants to hug him.

hug
kucaklama

Bu akşam seni kucaklamak ve kahveye davet etmek istiyorum, bunu nasıl yapabilirim? - I want to hug you and invite you to coffee this evening, how can I do that?

Tom'u tekrar kucaklamayı hiç denemeyeceğim. - I won't ever try hugging Tom again.

hug
sıkıca kucaklamak
hug
yakınından geçmek
hug
sevgiyle sarılmak
hug
{f} dört elle sarılmak
hug
bear hug çok sı
hug
{f} kucaklamak, sarılmak
hug
{f} bağrına basmak, sımsıkı tutmak
hug
{f} kıyıdan gitmek
hug
{f} benimsemek
hug
orsa gitmek
الإنجليزية - الإنجليزية
hug
to press closely within the arms; to clasp to the bosom; to embrace
المفضلات