Biz çay üzerine sohbet ediyorduk.
- We were chatting over tea.
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
Konuşmaya devam ettik.
- We continued chatting.
Özel olarak konuşmamız gerek.
- We need to have a chat in private.
Konuşmak yerine çalışın!
- Work instead of chatting!
Seninle konuşmak güzeldi.
- It was really nice chatting with you.
Sizinle e-posta ile sohbet etmek istiyorum.
- I would like to chat with you by e-mail.
Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- Bill and John like to get together once a month to chat.