Tom gölete bir taş attı.
- Tom threw a rock into the pond.
Gölette neredeyse hiç su yok.
- There's almost no water left in the pond.
Bir Japon bahçesi genellikle içinde bir havuza sahiptir.
- A Japanese garden usually has a pond in it.
Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ.
- The pond is too shallow for swimming.
Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.
- We all pondered over what had taken place.
Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.
- Tom pondered his next move.
Bunu düşünmek zorunda kalacağım.
- I'll have to ponder this one.
time to ponder over its fallacies.