Onlar genellikle kırmızı ışıklarda parmaklarını şakırdatırlar.
- They usually drum their fingers at red lights.
Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
- She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
Üç yüzyıl önce bile, Batı Avrupalıların çoğu hâlâ kendi muhbirlerini kullanıyorlardı.
- Even three centuries ago, most Western Europeans still used their fingers.
Feeling tender around the face, she fingered herself gingerly. Yes, it was swollen, very sore around the cheekbones, with dried blood on the outsides of her eye sockets, below her nostrils, and below one ear.