Tom Mary ile yeniden buluşmak için istekli.
- Tom is eager to meet Mary again.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
O seninle tanışmak istiyor.
- He wants to meet you.
Bir gün gerçekten başka bir Esperantist ile tanışmak istiyorum.
- I really would like to meet another Esperantist some day...
Atletik yarışma gelecek haftaya kadar ertelendi.
- The athletic meet was put off until next week.
Atletizm yarışması 15 Ekim'de düzenlendi.
- The athletic meet took place on October 15.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
- Pleased to meet you. I am an anteater.
Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir.
- It's rare to meet nice people like you.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Biz şirketimizin atletizm karşılamasına katıldık.
- We participated in the athletic meet of our company.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
England and Holland will meet in the final.