to place on a seat; to cause to sit down; as, to seat one's self

listen to the pronunciation of to place on a seat; to cause to sit down; as, to seat one's self
الإنجليزية - التركية

تعريف to place on a seat; to cause to sit down; as, to seat one's self في الإنجليزية التركية القاموس.

self">seat
oturtmak
self">seat
{i} koltuk

Erken geldi,bu yüzden iyi bir koltuk buldu. - He came first. Therefore he got a good seat.

Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir. - Smokers are asked to occupy the rear seats.

self">seat
(Otomotiv) oturma yüzeyi
self">seat
{f} oturağını tamir etmek
self">seat
{i} sandalye

Afedersiniz, bu sandalye dolu mu? - Excuse me, is this seat taken?

Benim sandalyemde oturuyorsun. - You're sitting in my seat.

self">seat
borsada üyelik hakkı
self">seat
oturma yeri
self">seat
iskemle
self">seat
kişilik oturma kapasitesi olmak
self">seat
yer

Tom sürücünün yerine oturdu ve uzaklaştı. - Tom got into the driver's seat and drove off.

İyi bir yer alabilmek için Tom erken geldi. - Tom showed up early so he could get a good seat.

self">seat
merkez
self">seat
{f} oturma yerini onarmak
self">seat
oturacak yer temin etmek
self">seat
{i} pantolon kıçı
self">seat
konut
self">seat
{f} almak (salon)
self">seat
{f} kıçını tamir etmek (pantolon)
self">seat
meclis veya borsada üyelik hakkı
self">seat
{i} koltuk, mevki, makam, yer: He lost his seat in the
الإنجليزية - الإنجليزية
seat
to place on a seat; to cause to sit down; as, to seat one's self
المفضلات