to place in front of, or over against; to set opposite; to exhibit

listen to the pronunciation of to place in front of, or over against; to set opposite; to exhibit
الإنجليزية - التركية

تعريف to place in front of, or over against; to set opposite; to exhibit في الإنجليزية التركية القاموس.

oppose
karşı koymak

Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı. - It was heroic of them to oppose the enemy.

oppose
{f} engel olmak
oppose
{f} karşılaştırmak
oppose
{f} karşı olmak
oppose
karşı durmak
oppose
dikelmek
oppose
-e karşı olmak
oppose
karşı çık

Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık. - We opposed his plan to build a new road.

Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz. - We oppose the government on this matter.

oppose
karşı çıkmak
oppose
{f} başkaldırmak
oppose
(fiil) karşısına koymak, engel olmak, karşı gelmek, muhalefet etmek, karşı çıkmak, kafa tutmak, karşı olmak, itiraz etmek, başkaldırmak
oppose
{f} -e karşı olmak; karşı çıkmak, karşı koymak, direnmek
oppose
{f} karşısına koymak
oppose
mani olmak
oppose
{f} muhalefet etmek
oppose
{f} itiraz etmek
oppose
engel ol/karşı çık
oppose
{f} karşı gelmek
الإنجليزية - الإنجليزية
oppose
to place in front of, or over against; to set opposite; to exhibit
المفضلات