Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
- Jim dropped his pen and bent to pick it up.
Onlardan birini seçmek zorundayım.
- I have to pick one of them.
Çadır kurmak için bir yer seçmek zorundayız.
- We have to pick a place to set up the tent.
O, papatya toplamaktan vazgeçti.
- She stopped picking daisies.
Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.
- Tom bent down to pick up something off the floor.
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.
- They let me pick a present.
Tom ve John bazı kızları almak için dün gece bara gittiler.
- Tom and John went to the bar last night to pick up some girls.
O, postacı gelir gelmez, postasını almak için dışarı fırlar.
- The second the mailman comes, he rushes out to pick up his mail.
Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
- After I pick some blueberries, I make a tart.
Tom sahilde bazı güzel deniz kabukları topladı.
- Tom picked up some pretty shells on the beach.
Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.
- Tom dug a hole with a pick and a shovel.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
- Do you usually use a pick when you play the guitar?
I need to choose a costume for Purim.
- I need to pick out a Purim costume.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
... one way of doing that would be say everybody gets ' I'll pick a number ' $25,000 ...
... I'm also going to go pick one up. ...