Yerleşmek için bir puanımız var.
- We have a score to settle.
O, Arkhangelsk'te onunla yerleşmek istiyordu.
- She wanted to settle down with him in Arkhangelsk.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.
- The Indians gave the settlers food.
O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
- He settled down in his armchair to listen to the music.