Birbirlerine hediyeler verirler.
- They give presents to one another.
Okul festivalini başarılı yapmak için birbirlerine yardımcı oldular.
- They helped one another to make the school festival a success.
Birbirimizi anlamaya çalışalım.
- Let's try to understand one another.
Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
- It is our duty to help one another.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
Tom ve Mary birbirlerini öptüler.
- Tom and Mary kissed one another.
Tüm yapabileceğiniz birbirinize güvenmektir.
- All you can do is trust one another.
Odadakilerin hepsi birbirini tanır.
- The people in the room all know one another.
İki cadde birbirine paralel çalışır.
- The two streets run parallel to one another.
Üç genç birbirine baktı.
- The three boys looked at one another.
Rainy days seemed to follow one another all summer.
... owners should trump one another when it comes to computers. ...
... we're all children of the same God. I believe we have a responsibility to care for one another. ...