to make a noise, break, bruise, crush

listen to the pronunciation of to make a noise, break, bruise, crush
الإنجليزية - التركية

تعريف to make a noise, break, bruise, crush في الإنجليزية التركية القاموس.

crash
davetsiz olarak bir ziyafete katılm
crash
(Bilgisayar) arızalanmak
crash
yoğun

Yoğun trafikteki zincirleme bir kazaydı. - There was a chain-reaction crash during rush hour.

crash
çözülme
crash
çarpışma

CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu. - Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.

O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi. - He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.

crash
çatırdamak
crash
şangır şungur
crash
ivedi
crash
hızlı
crash
iflas

1930'lardaki kriz sırasında, çok sayıda zengin insan borsanın iflasında her şeyini kaybetti. - During the Depression in the 1930's, many wealthy people lost everything in the stock market crash.

Borsa niçin iflasa gitti. - Why did the stock market crash?

crash
konuşma dili (bir yere) davetsiz/izinsiz/biletsiz girmek/dalıvermek/katılmak
crash
(taşıta ait) kaza: "airplane crash - uçak kazası."
crash
çarpa çarpa şiddetli ve gürültülü bir şekilde gitmek veya koşmak: "A bull was crashing around in the china shop. - Zücaciye dükkânında bir boğa etrafı kira döke koşuyordu
crash
(fiil) kırılmak, parçalanmak, gürültüyle düşmek; gürültü etmek; batmak, iflas etmek; düşmek; çarpmak; davetsiz olarak gitmek; sabahlamak
crash
{i} (Bilgisayar) arıza
crash
çökmek
crash
{f} sabahlamak

Sabahlamak için bir yere ihtiyacım var. - I need a place to crash.

crash
paldır küldür gitmek/hareket etmek
crash
çarptırmak
crash
parçalamak
الإنجليزية - الإنجليزية
{v} crash