Bana ders anlatmak zorunda değilsin.
- You don't have to lecture me.
Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
- I advise you to be careful in making notes for the lecture.
Onun dersleri korkunç sıkıcı.
- His lectures are terribly boring.
Konferans vaktinde başladı.
- The lecture started on schedule.
Çok sayıda öğrenci konferansta hazır bulundu.
- Many students were present at the lecture.
Ben edebiyat üzerine ders vereceğim.
- I will lecture on literature.
Profesör, Orta Doğu üzerine bir ders verdi.
- The professor gave a lecture on the Middle East.
Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım.
- Specifically, I'm a university lecturer.
Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz?
- Don't you just hate unorganized lecturers?
... And they've done the same lecture 20 years in a row, ...
... a lecture that I had given to the American Economic Association when I was the United ...