to leave or take out, exempt, object

listen to the pronunciation of to leave or take out, exempt, object
الإنجليزية - التركية

تعريف to leave or take out, exempt, object في الإنجليزية التركية القاموس.

except
hariç

Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir. - In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.

Pazar günleri hariç her gün çalışırım. - I work every day except on Sunday.

except
{e} -den başka, hariç, dışında. bağ
except
{f} hariç tutmak
except
olmazsa
except
-den başka
except
müstesna
except
meğerki
except
saymamak
except
ayırmak
except
{f} -in dışında tutmak: He excepted Harun from this. Harun'u bunun dışında tuttu
except
ayrı tutmak
except
başka

Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı. - Nothing could be done, except wait.

Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu. - We had no choice except to put up with it.

except
fakat

Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı. - I would buy this watch, except it's too expensive.

except
(fiil) hariç tutmak, dışında tutmak, ayırmak, karşı çıkmak, itiraz etmek
except
{f} itiraz etmek
except
conj. haricinde
except
ayrı tut
except
(bağlaç) yoksa, haricinde, olmazsa, başka
الإنجليزية - الإنجليزية
{v} except