Onun ülkesinde büyük nüfuzu var.
- He has great influence in his country.
O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
- That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
- I think that our living together has influenced your habits.
Neden onu etkilemek için çalışmalılar?
- Why should they try to influence him?