الإنجليزية - التركية
تعريف to have a rapid growth in market value or in popular favor; to go on rushingly في الإنجليزية التركية القاموس.
- boom
- gümbürtü
- boom
- {i} ani artış
- boom
- yükseliş
- boom
- reklamını yapmak
- boom
- baston
- boom
- gürleme
- boom
- liman ağzındaki mania
- boom
- artış
Küçük araba artışı sona eriyor.
-The small car boom is ending.
- boom
- akarsuların iki yakasına gerilen ve geçişi önleyen kalın zincir
- boom
- gümbürdemek
- boom
- (önem/değer/vb.) hızlı biçimde artmak
- boom
- YÜZÜCÜ GEÇİT ENGELİ: Yüzücü geçit engeli, kanal ve liman ağızları nevinden giriş yerlerini tıkamak için kullanılan engeldir. Bu engel, daha çok, kalaslardan ve çelik kablolardan meydana getirilir
- boom
- {f} gelişmek
- boom
- vızıldamak
- boom
- top gibi derin ve kuvvetli bir ses çıkarmak
- boom
- {i} yüzer kütüklerden oluşan engel
- boom
- {i} çıkış
O, şarkıcı olarak çıkış yapıyor.
-She is booming as a singer.
Sanayi geçmişte birçok iniş ve çıkışları gördü.
-The industry has seen many booms and busts in the past.
- boom
- hızla ilerleme veya yükselme ticaret
- boom
- {f} uğuldamak
- boom
- ilerlemek
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف to have a rapid growth in market value or in popular favor; to go on rushingly في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- boom
to have a rapid growth in market value or in popular favor; to go on rushingly
الواصلة
to have a rap·id growth in mar·ket val·ue or in po·pu·lar favor; to go on rush·ing·lyالنطق
Resimler
المفضلات