Broşüre hızla göz atmak.
- I glanced through the brochure.
Gazeteye sadece göz atmak istiyorum.
- I just want to glance at the paper.
Bana bir bakış fırlattı.
- She gave a glance at me.
O bize bir bakış fırlattı.
- She threw a glance at us.
Bu rapora bir göz atar mısın?
- Will you glance through this report?
Onun mektubuna göz attım.
- I glanced at his letter.