to go apart or in different directions

listen to the pronunciation of to go apart or in different directions
الإنجليزية - التركية

تعريف to go apart or in different directions في الإنجليزية التركية القاموس.

separate
ayırmak

Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır. - The Karakoram separates China from Pakistan.

Telleri ayırmak zorunda kalacağız. - We'll have to separate the wires.

separate
ayrı

Onların her biri ayrı ayrı ödedi. - They each paid separately.

Biz ayrı hesaplar istiyoruz. - We'd like separate checks.

separate
{f} ayırt etmek
separate
{f} ayrıştırmak
separate
{f} ayrı yaşamak
separate
ayrılma

Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu. - Tom asked me how long my parents had been married before they separated.

Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar. - They want to separate after 40 years of marriage.

separate
(Kanun) bölünmüş
separate
{f} ayır

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

Öğretmen bizi iki gruba ayırdı. - Our teacher separated us into two groups.

separate
(karı koca) ayrı yaşamak
separate
ayırma işareti
separate
{f} dağılmak
separate
ayırma

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır. - The English Channel separates England and France.

separate
(Askeri) AYIRMAK, BÖLMEK: Bir şeyi başka bir şeyden ayırmak
separate
{s} tek başına olan
separate
tefrik olunmak
separate
(fiil) ayırmak, bölmek, dağılmak, ayırt etmek, ayrıştırmak, kaymağını almak, ayrılmak, ayrı yaşamak, ayrışmak, kopmak, çıkmak
separate
separately ayrı ayr
separate
{s} ayrı, ayrılmış
الإنجليزية - الإنجليزية
separate
to go apart or in different directions

    الواصلة

    to go a·part or in dif·fer·ent di·rec·tions

    التركية النطق

    tı gō ıpärt ır în dîfrınt dayrekşînz

    النطق

    /tə ˈgō əˈpärt ər ən ˈdəfrənt dīˈreksʜənz/ /tə ˈɡoʊ əˈpɑːrt ɜr ɪn ˈdɪfrənt daɪˈrɛkʃɪnz/
المفضلات