Tom'un konuşma şekli sinirlerime dokundu.
- Tom's way of speaking got on my nerves.
On iki çift kranial sinir vardır.
- There are twelve pairs of cranial nerves.
Beni görmezden gelmeye cüret etmelisin.
- You must have some nerve to ignore _me_.
Onu izlemeye cüret edemem.
- I don't have the nerve to watch it.
The liquor nerved up several of the men after their icy march.