الإنجليزية - التركية
تعريف to follow in the next place; to succeed; to alternate في الإنجليزية التركية القاموس.
- second
- saniye
Bir dakikada altmış saniye vardır.
-There are sixty seconds in a minute.
Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.
-Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
- second
- {i} ikinci
Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.
-Muiriel is the second member of Tatoeba.
Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.
-Osaka is the second largest city of Japan.
- second
- {i} destek
Tom hareketi destekledi.
-Tom seconded the motion.
- second
- ikinci/saniye
- second
- düelloda şahit
- second
- yardımcı
- second
- diğer
En küçük erkek kardeşimin ilk evliliğinden iki çocuğu var, ve diğer çocuk ikinci evliliğinden.
-My youngest brother has two children from his first marriage, and another child from his second.
Eldivenin tekini kaybettim. Şimdi diğer tekiyle ne yapmam gerekiyor?
-I lost a glove. Now what should I do with the second one?
- second
- göz kırpımı
- second
- {i} düello şahidi
- second
- geçici olarak göreve getirmek
- second
- göreve getir/destekle
- second
- {s} ikinci dereceli
- second
- {i} nota aralığı
- second
- {f} göreve getirmek [brit. ask.]
- second
- {s} öbür
- second
- ikinci kalite mallar
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف to follow in the next place; to succeed; to alternate في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- second
to follow in the next place; to succeed; to alternate
الواصلة
to fol·low in the next place; to succeed; to al·ter·nateالنطق
Resimler
السابق
المفضلات