to face (on, to), be pointed in a given direction

listen to the pronunciation of to face (on, to), be pointed in a given direction
الإنجليزية - التركية

تعريف to face (on, to), be pointed in a given direction في الإنجليزية التركية القاموس.

front
{f} yönelmek
front
{f} cephesini düzenlemek
front
önünde bulunmak
front
hareket

Sürücü, önündeki araç hareket etmediği için bağırıyordu. - The driver was shouting because the car in front of him wasn't moving.

front
-e bakmak
front
tavır
front
davranış
front
çehre
front
önemli mevki
front
ön saf
front
{i} (savaşta) cephe
front
{i} (göl, deniz v.b.'ne ait) kıyı, kenar
front
{f} on -e
front
{f} yol göstermek
front
{i} alın

Danışmadan başka bir randevu alın. - Make another appointment at the front desk.

front
{f} dönmek
front
yol kenarı
front
{i} paravan şirket
front
(fiil) bakmak, dönmek, yönelmek, karşı olmak, önderlik etmek, yol göstermek, cephesini düzenlemek
الإنجليزية - الإنجليزية
front

The palazzo has always fronted on a bus stop – but this putative man of the people has kindly put an end to that public service.

to face (on, to), be pointed in a given direction
المفضلات