to excite, delight, or thrill (someone)

listen to the pronunciation of to excite, delight, or thrill (someone)
الإنجليزية - التركية

تعريف to excite, delight, or thrill (someone) في الإنجليزية التركية القاموس.

send
göndermek

Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç. - It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.

Ben bu mektubu Japonya'ya göndermek istiyorum. - I want to send this letter to Japan.

send
{f} sevketmek
send
(Kanun,Ticaret) irsal etmek
send
sunmak
send
dağıtmak
send
salmak
send
çağırtmak
send
gönderme

Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç. - It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.

Mektuba derhal bir cevap göndermelisin. - You must send the answer to the letter right away.

send
{f} yayın yapmak
send
gönder

Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç. - It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.

Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum. - I'm sending her to California.

send
heyecanlandırmak
send
zorunda bırakmak
send
yaymak
send
çok memnun etmek
send
{f} coşturmak
send
{f} fırlatmak
send
{f} etmek

Diğer koloniler yardım etmek için asker göndermeye başladı. - The other colonies began sending troops to help.

send
(fiil) göndermek, sevketmek, yollamak, atmak, fırlatmak, etmek, sokmak (duruma), coşturmak, yayın yapmak
send
{f} argo coşturmak, kendinden geçirmek
الإنجليزية - الإنجليزية
send