الإنجليزية - التركية
تعريف to enter into the married state, or the state of a householder في الإنجليزية التركية القاموس.
- settle
- {f} yerleşmek
O, Arkhangelsk'te onunla yerleşmek istiyordu.
-She wanted to settle down with him in Arkhangelsk.
O yerleşmek ve çocuk sahibi olmak istiyor.
-She wants to settle down and have children.
- settle
- karara varmak
- settle
- (İnşaat) çökme
- settle
- {i} tahta kanape
- settle
- göstermek
- settle
- (Kanun) takas etmek
- settle
- binada tasman meydana gelmek
- settle
- (Arılık) salkım oluşturmak
- settle
- tahta kanepe
- settle
- yatışmak
- settle
- {f} ödemek
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
-A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
- settle
- yerleş
Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.
-The Indians gave the settlers food.
O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
-He settled down in his armchair to listen to the music.
- settle
- (isim) tahta kanape, bank, sıra
- settle
- {f} (bir şeyi) (bir yere) oturtmak; -e
- settle
- {f} yatıştırmak
- settle
- {i} sıra
- settle
- {f} hafiflemek
- settle
- {f} dibe oturmak
- settle
- {f} anlaşmak
- settle
- {f} konmak
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف to enter into the married state, or the state of a householder في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- settle
to enter into the married state, or the state of a householder
الواصلة
to en·ter in·to the mar·ried state, or the state of a house·hold·erالنطق
Resimler
المفضلات