to endeavor diligently; to be zealous

listen to the pronunciation of to endeavor diligently; to be zealous
الإنجليزية - التركية

تعريف to endeavor diligently; to be zealous في الإنجليزية التركية القاموس.

study
çalışmak

Teste çalışmak için evde kaldın mı? - Did you stay home to study for the test?

Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım. - I'll have to study ten hours tomorrow.

study
{i} tetkik
study
{i} görülecek şey
study
{i} çalışma odası

Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar. - He often shuts himself up in the study and writes things like this.

Onun çalışma odası parka bakıyor. - His study faces the park.

study
öğrenme

Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti. - Tom has lost interest in studying French.

Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil. - Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.

study
okulda okumak
study
etüt etmek
study
inceleme

Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı. - He built an observatory to study the stars.

Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış. - Tom devoted his life to the study of this phenomenon.

study
(çimke) bandıkmak
study
{f} gözetmek
study
{f} çalışma yapmak

Çalışma yapmak için çok yorgunum. - I'm too tired to do study.

study
(isim) öğrenim, tahsil, tetkik, çalışma, inceleme, araştırma, araştırma konusu, görülecek şey, çalışma odası, taslak, eskiz, deneme, ön çalışma, etüt, rol ezberleme
study
{i} taslak
study
{f} çabalamak
study
{f} öğrenmek

Yabancı bir dil öğrenmek zordur. - Studying a foreign language is hard.

İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti. - He went to America to study English.

study
{i} müz. etüt
study
{i} ön çalışma
study
(fiil) eğitimini görmek, okumak, öğrenmek, çalışmak, çalışma yapmak, araştırmak, incelemek, gayret etmek, çabalamak, gözetmek, saygılı olmak
study
araştırma konusu veya sahası
study
alıştırma taslak
الإنجليزية - الإنجليزية
study
to endeavor diligently; to be zealous
المفضلات