Tom, Mary'nin oy kullanmak için çok genç olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was too young to vote.
Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?
- Are you old enough to vote?
Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.
- Tom is old enough to vote.
O, oy vermek için yeterince yaşlı değil.
- He is not old enough to vote.
Delegeler onu ilk oylamada seçti.
- The delegates elected him on the first vote.
Meclis otuz üç kez oylama yaptı.
- The House voted thirty-three times.
Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.
- It was clear to everyone that the vote would be close.
Kadınlara oy hakkı verildi.
- Women were given the right to vote.
İsviçre'deki kadınların 1970'lere kadar oy hakkına sahip olmadıklarına inanabilir misiniz?
- Can you believe that women in Switzerland didn't receive the right to vote until the 1970's?
Bir daha asla oy kullanmamaya karar verdim.
- I've decided never to vote again.
Kazanana karar vermek için oy kullanacağız.
- We will vote to decide the winner.