Onun nefesi içki kokuyordu.
- His breath reeked of liquor.
Tom, bir şişe rom almak için içki dükkanına gitti.
- Tom went to the liquor store to buy a bottle of rum.
Babam sert likör içmez.
- My father doesn't drink hard liquor.
Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.
- Lips that touch liquor shall not touch mine.