to destroy; to put to death

listen to the pronunciation of to destroy; to put to death
الإنجليزية - التركية

تعريف to destroy; to put to death في الإنجليزية التركية القاموس.

end
{f} sona ermek

Öyle sona ermek zorunda değil. - It doesn't have to end like that.

Öyle sona ermek zorunda değildi. - It didn't have to end like that.

end
{f} son vermek

Sami kendi hayatına son vermek istedi. - Sami wanted to end his life.

Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum. - I want to put an end to the quarrel.

end
son bulmak
end
sona erdirmek

Fadıl evliliği sona erdirmek istedi. - Fadil wanted to end the marriage.

Onlar sadece İngiliz egemenliğini sona erdirmek için savaştılar. - They had just fought a war to end British rule.

end
{i} mec. ölüm, son
end
son kısım
end
bitim

Oyunun bitimiyle birlikte müthiş bir sevince büründük. - As soon as the game ended, we became overjoyed.

O, filmin bitiminde çok farklı. - She's very different at the end of the movie.

end
{f} bit

Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti. - Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.

Bu yaz tatili çok çabuk bitti. - The summer vacation has come to an end too soon.

end
{i} erek
end
{i} akıbet
end
encam
end
{i} kalıntı
end
end onbaş başa
end
tos vuruşu gibi baş başa
end
(Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
end
baş

Başlangıcı olanın sonu da vardır. - Whatever has a beginning also has an end.

O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı. - He tried to kill himself but it ended in failure.

end
(Tekstil) 1. uç 2. son
end
{f} bitirmek, son vermek; bitmek, sona ermek
end
bitme

Tatil bitmek üzeredir. - The vacation is close to an end.

Hastane inşaatı bitmek üzere. - The construction of the hospital is about to end.

الإنجليزية - الإنجليزية
end
to destroy; to put to death
المفضلات