to derive delight from a fact or situation

listen to the pronunciation of to derive delight from a fact or situation
الإنجليزية - التركية

تعريف to derive delight from a fact or situation في الإنجليزية التركية القاموس.

love
sevmek

Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden. - How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.

Hayattaki en büyük mutluluk sevmek ve sevilmek. - It is the greatest happiness in life to love and to be loved.

love
{i} sevda
love
{i} aşk

Sen benim hayatımın aşkısın. - You're the love of my life.

Aşk dünyayı döndürür. - Love makes the world go round.

love
{i} sevgi

Sevgiden daha pahalı bir şey yoktur. - There's nothing more expensive than love.

Anne sevgisi en muhteşem şeydir. - Maternal love is the greatest thing.

love
{i} tutkunluk
love
{f} sevmek, âşık olmak
love
{i} sevgili

Onun sevgilisi İngiliz hükümeti için çalışan bir casus. - Her lover is a spy working for the British government.

Mary'nin sevgililer günü için Tom'a bir şey almaya parası yoktu bu yüzden ona sadece seni seviyorum! dedi. - Mary didn't have the money to buy Tom anything for Valentine's Day, so she just told him I love you!

love
{i} yar

Sana yardım etmek isterim ama çok fazla meşgulüm. - I'd love to help you out, but I'm terribly busy.

Yaramaz oğul, babasını sevdi. - The mischievous son loved his dad.

love
(Argo) mala vurmak
love
(Argo) cinsel ilişkiye girmek
love
aşık olmak

Sana âşık olmaktan kendimi alamadım. - I couldn't help but fall in love with you.

Âşık olmak için çok gençsin. - You are too young to be in love.

love
(İİ.) canım
love
ile sevişmek
love
love charm aşk hus
love
(isim) aşk, sevgi, sevda, tutkunluk, sevgili, hayranlık; yar
love
Küpid
love
aşk tanrısı
love
eros
love
sevme

Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden. - How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.

Biz komşularımızı sevmeliyiz. - We should love our neighbors.

love
(fiil) sevmek
الإنجليزية - الإنجليزية
love

I love the fact that the coffee shop now offers fat-free chai latte.

to derive delight from a fact or situation

    الواصلة

    to de·rive de·light from a fact or si·tu·a·tion

    التركية النطق

    tı dırayv dîlayt fırm ı fäkt ır sîçueyşın

    النطق

    /tə dərˈīv dəˈlīt fərm ə ˈfakt ər ˌsəʧo͞oˈāsʜən/ /tə dɜrˈaɪv dɪˈlaɪt fɜrm ə ˈfækt ɜr ˌsɪʧuːˈeɪʃən/
المفضلات