Onun süresi belirsiz bir kontratı var.
- She has an indefinite contract.
Bir kontrat yapmamız gerekiyor.
- We need to have a contract.
Sözleşme oldukça gevşek.
- The contract was rather loose.
Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.
- No ambiguities are allowed in a contract.
Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.
- The details of the agreement are set forth in the contract.
Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar.
- The union and the company have come to terms on a new contract.
Resmi yazılı İngilizce you're, won't ve can't gibi kısaltmalardan kaçınır.
- Formal written English avoids contractions, such as you're, won't, and can't.
Sosyal herhangi bir mukaveleye asla imza atmadım.
- I have never signed a social contract.
Tom mukaveleyi imzaladı.
- Tom signed the contract.
Onların sözleşmesi bu ayın sonunda bitecek.
- Their contract is to run out at the end of this month.
Aktris sözleşmesini öfkeyle yırttı.
- The actress tore up her contract angrily.
The snail's body contracted into its shell.
... And my contract's now for two years, so it will take me up ...
... it? I mean, this is a contract, not fair use. This is what our contract says. And the European ...