Onların işi başkana tavsiyede bulunmak.
- Their job is to advise the president.
George o kadar yorgundu ki doktoru ona kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- George was so tired that his doctor advised him to take better care of himself.
Erkek kardeşim bana sigara içmeyi bırakmamı tavsiye etti.
- My brother advised me to stop smoking.
Aşağıdaki fiyat indirimleri ile ilgili sana nasihat etmek istiyoruz.
- We wish to advise you of the following price reductions.
Samson is reported to the King accordingly. His Majesty, advising of it for a moment, orders that Samson be brought in with the other Twelve.