Bu konuda asla taviz vermemeliyiz.
- We must never compromise on this.
Her iki taraf birbirleriyle uzlaşmak zorundaydı.
- Both sides had to compromise with each other.
Uzlaşmaktan başka seçeneğimiz yok.
- We have no choice but to compromise.
Tom uzlaşmak için isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to compromise.
Tom uzlaşmak için isteksiz görünüyor.
- Tom seems unwilling to compromise.
Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
Missouri Anlaşması yasal mı?
- Was the Missouri Compromise legal?
Bu konuda ödün veremeyiz.
- We can't compromise on this.
... to compromise your computer, and TPM tamper evidence lets you know when that's happened. ...
... but the budget compromise should leave us per year to focus on ...