to communicate with one's voice, to say words out loud

listen to the pronunciation of to communicate with one's voice, to say words out loud
الإنجليزية - التركية

تعريف to communicate with one's voice, to say words out loud في الإنجليزية التركية القاموس.

speak
{f} konuşmak

Almanca konuşmak istiyorum. - I want to speak German.

Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri. - Frankly speaking, he is untrustworthy.

speak
{f} (gerçeği/sözü) söylemek: He couldn't speak a word. Hiçbir söz söyleyemedi
speak
{f} söylemek

Doğruyu söylemek suç değildir. - Speaking the truth is not a crime.

Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim. - Frankly speaking, I don't agree with you.

speak
{f} göstermek (özellik)
speak
konuş

Japonca konuşamıyorum. - I don't speak Japanese.

O benimle konuşmuyor. - She doesn't speak to me.

speak
{f} (spoke, spo.ken)
speak
{f} söz söylemek
speak
{f} ses çıkarmak

İletişim kurmak için bir anadil konuşuru gibi ses çıkarmak zorunda değilsin. - You don't have to sound like a native speaker in order to communicate.

Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır. - The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.

speak
{f} haberleşmek
speak
konuşma yapmak
speak
konuşabilmek

Altı dil konuşabilmekle böbürlenir. - He boasts that he can speak six languages.

Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmek isterim. - I want to be able to speak Russian fluently.

speak
bilmek

Tom Fransızca konuşabilip konuşamayacağımı bilmek istedi. - Tom wanted to know if I could speak French.

Ben sadece nasıl Fransızca konuşacağımı bilmek istiyorum. - I just wish I knew how to speak French.

speak
düşünceleri iletmek
speak
bahsini etmek
speak
nutuk söylemek
speak
işaretle konuşmak Speak Haydi
الإنجليزية - الإنجليزية
speak

You're speaking too fast.