to come into contact with forcefully and suddenly

listen to the pronunciation of to come into contact with forcefully and suddenly
الإنجليزية - التركية

تعريف to come into contact with forcefully and suddenly في الإنجليزية التركية القاموس.

hit
{i} vurma

Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç! - Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!

Fırtına vurmadan önce eve varmayacağımızı asla bir an düşünmedim. - I never for a moment imagined we wouldn't get home before the storm hit.

hit
{f} yumruk atmak
hit
vurgun
hit
çok sevilen
hit
uyuşmak
hit
yakalama
hit
patlatmak
hit
darbe
hit
çarptırmak
hit
{f} vur

8.8 büyüklüğündeki büyük deprem bugün Japon adalarını vurdu. - A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.

Zamanında vuruş olmasaydı, bizim takım oyunu kaybetmiş olurdu. - If it had not been for his timely hit, our team would have lost the game.

hit
tokat
hit
yumruk

Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç! - Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!

Sami iki yumrukla Layla'yı dövdü. - Sami hit Layla with both fists.

hit
götürmek

bir kızı götürmek.

hit
{i} laf çaktırma
hit
{i} başarı

Onların konseri büyük bir başarıydı. - Their concert was a big hit.

Yeni film büyük bir başarıydı. - The new movie was a big hit.

hit
{f} varmak
hit
muvaffakıyet
hit
{i} şans

Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım. - I happened along when the car hit the boy.

Şansım varken Tom'u vurmalıydım. - I should've hit Tom while I had the chance.

hit
taş/hit/vuruş
hit
argo üstün başarı sağlamak
الإنجليزية - الإنجليزية
hit
to come into contact with forcefully and suddenly

    الواصلة

    to come in·to con·tact with force·ful·ly and sud·den·ly

    التركية النطق

    tı kʌm întı käntäkt wîdh fôrsfıli ınd sʌdınli

    النطق

    /tə ˈkəm əntə ˈkänˌtakt wəᴛʜ ˈfôrsfəlē ənd ˈsədənlē/ /tə ˈkʌm ɪntə ˈkɑːnˌtækt wɪð ˈfɔːrsfəliː ənd ˈsʌdənliː/
المفضلات