Müdür masaya vurarak adamı azarladı.
- The manager reprimanded the man by pounding on the table.
Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
Yönetmen seni azarladı.
- The director reprimanded you.
James derste hatalar yapmaktan ve azarlanmaktan çok korkardı.
- James had a great fear of making mistakes in class and being reprimanded.