to change from ebb to flow, or from flow to ebb; said of the tide

listen to the pronunciation of to change from ebb to flow, or from flow to ebb; said of the tide
الإنجليزية - التركية

تعريف to change from ebb to flow, or from flow to ebb; said of the tide في الإنجليزية التركية القاموس.

turn
açmak

Eve vardığında Tom'un her gün yaptığı ilk şey TV'yi açmaktır. - The first thing Tom does every day when he gets home is turn on the TV.

Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti. - Tom turned the knob and pushed the door open.

turn
{f} dön

Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner. - The leaves of the trees turn yellow in fall.

Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim. - Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.

turn
kıvırmak
turn
büklüm
turn
sapmak
turn
sürpriz
turn
heyecan

O, aşkını heyecanlandırdı. - She turned on her lover.

O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır. - He turns me on when he wears those clothes.

turn
dönmek

Geri dönmek için çok geç. - It's too late to turn back.

Geri dönmek zorundayız. - We have to turn back.

turn
döndürmek

Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür. - Turning the steering wheel makes the car turn.

turn
değişim
turn
sıra

Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler. - They sang on the stage in turn.

Odayı temizleme sırası benimdi. - It was my turn to clean the room.

turn
katlamak
turn
dönemeç
turn
{i} dönüş

Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek. - This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.

Saçları beyaza dönüştü. - His hair has turned white.

turn
yön değiştirme
turn
yönelme
turn
{f} ekşimek
turn
istidat
turn
(Askeri) DÖNÜŞ: Bir uçağın, istikamet değiştirmek için yaptığı manevra
الإنجليزية - الإنجليزية
turn
to change from ebb to flow, or from flow to ebb; said of the tide
المفضلات