Biz yeterince ihtiyatlı değildik.
- We weren't cautious enough.
O son derece ihtiyatlı.
- She's extremely cautious.
Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?
- Do you think I'm being too cautious?
Tom tedbirli bir şekilde kapıyı açtı ve odaya girdi.
- Tom cautiously pushed the door open and entered the room.
Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Be cautious when you cross the street.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.