Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
O pastayı yemesen iyi olur.
- You'd better not eat that cake!
O, kek parçasını benimle paylaştı.
- She shared her piece of cake with me.
Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.
- The gorgeous cake made my mouth water.
O aşırı para harcıyor.
- She has a lot of money.
O aşırı para harcıyor.
- He's got money to burn.
Vaktin nakit olduğu gerçekten söylenilmektedir.
- It is truly said that time is money.
Babam vakit nakittir derdi.
- My father used to say that time is money.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
O, kek parçasını benimle paylaştı.
- She shared her piece of cake with me.
Leyla, parası için Fadıl'ı canlı canlı yaktı.
- Layla burned Fadil alive for his money.
Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
- Mary went on a shopping spree after coming into some money.
A cake of soap.
... DO NOT EAT THIS CAKE. ...
... I THINK IT'S SWEET MILTON BOUGHT HIS NEW FRIEND A CAKE. ...