to betide; to happen

listen to the pronunciation of to betide; to happen
الإنجليزية - التركية

تعريف to betide; to happen في الإنجليزية التركية القاموس.

tide
akın

Akıntıya karşı yüzmeye çalıştı. - He tried to swim against the tide.

tide
gelgit

Gelgit hızlı yükseliyor. - The tide is rising fast.

Gelgit çekildiği zaman plaj boyunca yürüdüm. - I walked along the beach when the tide ebbed.

tide
med cezir
tide
med cezır, gel git
tide
gelgit gibi yükselip alçalmak
tide
met ve cezir
tide
temayül
tide
{i} meyil
tide
med ve cezir
tide
tide gate havuzun gelgit kapısı
tide
{f} akıntı ile yüzmek
tide
meddücezir
tide
istikamet
tide
(isim) gelgit, met cezir, cereyan, akış, eğilim, meyil, mevsim, met
tide
{i} met
tide
(fiil) akıntı ile yüzmek
الإنجليزية - الإنجليزية
tide
to betide; to happen
المفضلات