Gerçek güçlü bir adam, ona bir kadeh şarap ver!
- That's a real strongman, bestow upon him a goblet of wine!
Müdür ona bir kupa verdi.
- The manager bestowed a trophy on him.
Belediye Başkanı Tom Jackson bir otelin konferans salonunda konuşma yaptı.
- Mayor Tom Jackson made a speech at a hotel conference room.
Tom bir konferansta konuşma yaptı.
- Tom gave a speech at a conference.
CERN bestows slush fund on the LHC. Take all pennies from the CERN space.