Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
- You must not take advantage of her innocence.
O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
- He took advantage of the opportunity to visit the museum.
Evi avantajlı şekilde sattım.
- I sold the house to advantage.
O, benim üzerimde bir avantaja sahiptir.
- She has an advantage over me.
Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.
- He saw no advantage in waiting any longer.
Fırsattan tam olarak faydalandı.
- She took full advantage of the opportunity.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
Ama ondan başka bir çıkarım vardı.
- But I had another advantage in it.