Annem davranışlar hakkında katıdır.
- My mother is strict about manners.
Ebeveynlerim çok katı.
- My parents are very strict.
Onlar öğretmeni çocuklara çok sıkı olmakla suçladı.
- They accused the teacher of being too strict with the children.
Kompozisyon yarışması için giriş şartları çok sıkıdır.
- The entry requirements for the essay competition are very strict.
Tom öğrencilerine karşı yeterince otoriter değildir.
- Tom isn't strict enough with his students.
Sizde benim otoriter bir eğitmen olduğumu bilseniz iyi olur.
- You may as well know that I am a strict instructor.
Ender vahşi hayvanların bu ülkeye ithalatı kesinlikle yasaklanmıştır.
- The importation of rare wild animals to this country is strictly prohibited.
Bu kesinlikle aramızdadır.
- This is strictly between us.
Siyasete ilgim tamamen akademik.
- My interest in politics is strictly academic.
İlişkimiz tam anlamıyla profesyonel.
- Our relationship is strictly professional.
Öğretmenimiz serttir ve henüz o kibardır.
- Our teacher is strict, and yet, he is kind.
O çocuklarına karşı çok sertti.
- She was very strict with her children.
strict ligature.
to pay strict attention.
strict fiber.
very strict in observing the Sabbath.
to understand words in a strict sense.
... that employees are not capable of maintaining strict boundaries between "work" and "personal" ...
... else to punish, and I'm going to be strict with people who we trade with to make sure ...