Hiç kimse gerçekten özgür değildir, çünkü bağımsızlıklarının kölesi olan insanlar var.
- Nobody is truly free, because there are people who are slaves of their independence.
Tom bir bağımsız yazar.
- Tom is a freelance writer.
Eğer bedavaysa, alabildiğiniz kadar alın.
- If it's free, get as much as you can.
Mike çok nazikti. Arabamı bedava tamir ettirdi.
- Mike was very kind. He got my car repaired for free.
Beleşe bir dil öğrenin.
- Learn a language for free.
Onu neredeyse beleşe aldım.
- I got it practically for free.
Bu eşyalar vergiden muaf.
- These goods are free of tax.
Batı Berlin Sovyet kontrolünden muaf kalacaktı.
- West Berlin would remain free of Soviet control.
Rehineler yarın serbest bırakılmış olacak.
- The hostages will be released tomorrow.
Tom geçen ay cezaevinden serbest bırakıldı.
- Tom was released from prison last month.
Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.
- The prisoner asked to be released early.
Tom hastaneden serbest bırakıldı, ama ateşli silah yarası hâlâ iyileşiyordu.
- Tom had been released from the hospital, but he was still recovering from the gunshot wound.
Tom geçen ay hastaneden bırakıldı.
- Tom was released from the hospital last month.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi.
- They were encouraged not to let their cattle roam freely.
... We've released a video of them discussing a possible change ...
... stuff. Let's move on to some of the released songs. ...