Tom itiraf etme dürtüsü hissetti.
- Tom felt the urge to confess.
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
- All forms of life have an instinctive urge to survive.
Tom Mary'yi sanat eğitimi alması için teşvik etti.
- Tom urged Mary to study art.
Onları anlaşmaya teşvik etti.
- He urged them to come to an agreement.
Tom kaçma arzusu hissetti.
- Tom felt the urge to run away.
Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.
- Tom felt an urge to kiss Mary.
Onları anlaşmaya teşvik etti.
- He urged them to come to an agreement.
Tom Mary'yi sanat eğitimi alması için teşvik etti.
- Tom urged Mary to study art.
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
Planında olmak istiyorum.
- I want to be in your plan.