Sanık yargıç ile romantik olarak bağlıydı.
- The defendant was romantically linked with the judge.
Sanık hakim ile romantik biçimde bağlıydı.
- The accused was romantically linked with the judge.
Tom bloğundan benim siteme bağlandı.
- Tom linked to my website from his blog.
Bu siyasetçi bir yolsuzluk skandalıyla bağlantılı olduktan sonra istifa etti.
- This politician resigned after being linked to a corruption scandal.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Kalplerimiz bağlantılıydı.
- Our hearts are linked.
ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
- It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
... one that's more linked, one that offers greater opportunity, ...
... We created a vast network that linked empires, ...