Mike voleybol takımının bir üyesi değildir.
- Mike is not a member of the volleyball team.
Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan hoşlanır ve diğerleri tenisten hoşlanır.
- Some of my classmates like volleyball and the others enjoy tennis.
Düşman bize yaylım ateşi açtı.
- The enemy fired a volley of shots at us.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.